Kategori arşivi: Denemeler

İsteseniz de istemeseniz de(dokunuşlar)…

Hayat nehrinin kenarında duruyorsun. O akıp geçiyor ve sen bakıyorsun. Kayalara çarpan dalgalarından yüzüne sıçrayan suların çekici serinliğini, ferahlığını hissederken o temiz ve insanı rahatlatan, nemli havasını soluyorsun. Mümkün mü yaşamın kıyısında durup ona öylece bakmak?…

İsteseniz de istemeseniz de(dokunuşlar)… yazısına devam et

İp cambazı!

 

ip-cambaziBir tarihte doğuyoruz. Bize biçilmiş bir rolde. Falancanın kızı, oğlu. Sonra gelişiyoruz, büyümeye başlıyoruz. Bu süreçte hissetmeye başlıyoruz. Hislerimize tepki vermeyi anne karnında öğreniyoruz. Ya da genlerimizde taşınan bilgilerle zaten bildiklerimizi anımsamaya başlıyoruz…

İp cambazı! yazısına devam et

Penceremden: Sanat, sanatçı

“Olmak ya da olmamak! İşte bütün mesele bu!” – W. Shakespeare / Hamlet.

Bir sahne oyunundan en akılda kalıcı, vurucu cümleler bunlar. Bir sanat eserini ölümsüzleştiren bir cümle değil yalnızca. Aynı zamanda izleyicinin, dinleyicinin, okuyucunun yani oluşturucusu tarafından hedef alınan, iletişim kurulmak istenen diğerlerinin düşüncelerine de ışık tutan, yansıtan ve hatta çoğu kez gözünü kamaştıran bir ayna bir köprü…

Penceremden: Sanat, sanatçı yazısına devam et

Utanç günü: Sivas katliamı

Türkiye’de bir korku filmi çekilse ve adı “Sivas katliamı” olsa bundan daha fazla korku veremezdi eminim. Çünkü gerçek hayatta adaletin çöktüğü, adalete güvenin kalmadığı, faillere “zaman aşımı” adı altında dokunulmadığı bir gerçek hayattaki korku ve utancı hiç bir film hissettiremez zannediyorum…

Utanç günü: Sivas katliamı yazısına devam et

8 Mart dünya kadınlar gününe dair

Ne güzel demiştir O, “Cennet annelerin ayağı altındadır!” diye. Bu gün değil, çoook öncesinde! O söz değil midir ki bu günün anlamını taçlandıran? O nur değil midir ki bu günün yolunu aydınlatan? Unutmuş gönüllere su olsun, kadının değerini unutanlara yol olsun!… Ey ana; kadınlar günün kutlu olsun! Arada bir unutsak da sen unutma; cennet ayaklarının altında! – Benden, bu günün anlamına dair…

8 Mart dünya kadınlar gününe dair yazısına devam et

Yokoluşa geri sayım…

Bilinmezlik! Her zaman insanları içine çeken kara bir delik gibidir. İçeri girmek istersin, bulmak istersin! Bilinmeyeni bilmek, görmek ve bilinmeyene dokunmak istersin. İlk olmak istersin! Çünkü özel olmak istersin! Eğer bir de neyi nasıl aradığını biliyorsan durum daha da zevk verici bir hal almaya başlar çünkü çoğu kez aradığından farklı şeylerle; sürprizlerle karşılaşırsın. İçinde bulunduğumuz 2012 yılı bizler için işte böylesi bir gizeme gebe…

 

 

Yokoluşa geri sayım… yazısına devam et

Sofrayı kurdum bekliyorum üzerine ve Murphy yasaları bağıntısında sevgiye dair içsellemeler

Bütün gün dışarı çıkmadım. “Belki öğlen uğrarım” dedin diye evde oturdum, yemek pişirdim. Öğle saati salata yaptım, sofrayı hazırladım, karnın aç gelirsin diye düşündüm. Gelmedin! –  Kaynak

Sofrayı kurdum bekliyorum üzerine ve Murphy yasaları bağıntısında sevgiye dair içsellemeler yazısına devam et

Ah İstanbul!

İstanbulHala büyüleyici geliyor mu size? Hala bu şehrin büyüleyici ve insanı içine hapseden yanları var elbette. Kalabalığında bile puslu bir sihir gizli. İhsan Oktay Anar ‘ın Puslu Kıtalar Atlası’nı okuduğumda belki de bu yüzden elimden bırakamadım. Belirsizlik içindeki gizemin çekiciliği ve büyüleciliğinin sanatsal bir anlatımla birleşmesi sonucunda oluşan girdabın içerisinde yol almak gibi bir şey bu şehirde olmak. Puslu Kıtalar Atlası adlı kitap da her nedense İstanbul ile bağdaştırabildiğim bir yapıt.

Ah İstanbul! yazısına devam et