İstanbul ve çivisi, tahtası eksik bir su kulesi…

su kulesiDün akşam üzeri ve bu sabah İstanbul’da uzun zamandır geçmediğim yollardan tekrar geçtim. Bıraktığımda bir kaç çivisi çıkmış olan şehrin aynı yerlerinde halen çiviler yerlerinde değil. Hırsızlığın sıkça yaşandığı eski mahallem mi dersiniz (daha dün gece yine bir hırsızlık olayı olmuş arka sokağımızda), yolda para isteyen tinerciler mi dersiniz, yolunuzu kesen tehditkar dilenciler mi dersiniz; ne ararsanız var yine o yollarda…

 

 

Yolda yürüyorsunuz, yolunuzu tiner koklayan bir genç kesiyor. Bıraktığım zamandaki gençlerden biri. Ben tanıdım, zorunlu olarak para vermişliğim vardır gecenin kaç vakti. Aynı insanlar yine aynı mekanları mesken tutmuşlar. Birilerinin canlarının yanması mı gerekiyor o yollarda güvenli yürümek için? Önümde bir ana kız korkarak geçiyorlar yanlarından; ürkek, çekingen. İstanbul burası. Şehrin ortası, Metrobüs ve E5 in yanı, gün henüz yeni yansıtıyor sabahın ışıklarını.

Yaklaşık yarım saat öncesinde evden çıkmadan annem şöyle söylemişti “Arka taraftaki binaya hırsız girmiş”. Son olarak kız kardeşimin evine girmişti hırsız. Yakalanamadı, bir sürü borca yine borç eklendi hırsız sayesinde. Kardeşimin eşinin patronunun iş amaçlı kullanması için verdiği pahalı bir laptop çalınanlar arasındaydı. Daha öncesinde de bizim evi yoklamıştı hırsızlar. Yine sitemde yazmıştım hatta kırılan kapı kilidinin fotoğraflarını paylaşmıştım. Burayı tıklayıp o yazıya ulaşabilirsiniz. Polis yakalıyor da gerisingeri bırakıyor mu bunları anlayamıyorum. Bir danışıklı dövüş mü var yoksa aralarında. Düşüncesi bile tüyler ürpertici. Yoktur ya, inanmam! Emniyet güçlerimiz onlar bizim! İnanmam ama daha önce yine sitemde paylaştığım bir gazete haberi geliyor aklıma. Burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz o habere. Dedim ya inanmam diyorum ama o halde neden engellenemiyor bunlar? Sürekli tekrarlanıyor! Belki hırsızlar yerine gazeteciler, düşünürler yargılanıyor diycem ama yok onu da diyemem. Devletime de güveniyorum. Peki bu saçma düşünce nereden mi takıldı aklıma. O da geçenlerde tesadüfen okuduğum buradaki yazıdan takıldı aklıma. Ama dedim ya devletime güveniyorum! Bizi yolda bırakmamak için onca yol, kaldırım, metrobüs yapıyorlar. Mesela dün gideceğim yere yarım saatte gittim. Normalde 1 saatten fazla süren yolu yarım saatte aldım metrobüsle. İyi bir şey. Bunun yanında ilgili birimlere bir şikayette bulunduğunuzda hemen ilgileniyorlar. Mesela yine aynı yerde bir alışveriş merkezinin önüne bir kaç mailden sonra üst geçit yaptılar. Alışveriş merkezinden sonra yapılmış oldu hakliyle tabi üst geçit. Aradan bir yıl geçti bu arada ve galiba 1-2 kişi yaralandı mı ne o yolda. Ama yaptılar. Çalışıyorlar yani. Ama yine de çözemiyorum neden olduğunu bu tür şeylerin. Yani hırsızlıkların önüne neden geçemiyorlar, tinerciler neden yol kesip para istiyor. Aklım almıyor. Galiba almıycak ta. Düşünmeyeyim böyle şeyleri. Atalarımız zaten demiş vaktiyle; ateş düştüğü yeri yakar diye. Ben niye şimdi durduk yere düşüneyim bunları değil mi?

İstanbul yüksek bir su kulesi. Hem besler, hem doyurur. Lakin bir tahtası, bir çivisi eksikse,

gerisi yerinde durmayacak gürül gürül sudur…

 

İsmail KAYA

01.08.2012

 

Not: Bu yazıda kullanılan görsel Google görsellerden alıntıdır. İlgili görsellere ulaşmak için görseli tıklayın ve Google Görselleri kullanın.

Bu konuda bir fikriniz mi var?

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.