Bilimsel düşler

Bu günlerde inandırıcılık kavramına fena kafayı taktım. Nedense “hayal” , “saçma” gibi kelimeler üzerine gitmek istiyorum bu günlerde. Bu kelimelerden yola çıkarak kendi dünyalarımıza dokunmak istiyorum bir şekilde. Neden mi? Belki sadece kendimi tatmin için. Size zararı var mı?…

Bu yazıyı okumak için yeterli vaktin yoksa veya okuma tembeliysen en son satırı oku!

 

Kendi içsel duygularımızı uzun zaman öncesinde kenara bıraktık galiba. Öyle olmalı. Aksi halde neden her fırsatta insafsızca davranalım kendimize ve çevremize!? Siz öyle değil misiniz? Burada iseniz ve bu satırları okuyorsanız öyle olmadığınıza eminim. Lakin yolunuz tesadüfen düştüyse bu sayfaya ve bu satırları öylesine okuyorsanız bir ihtimal daha var. Henüz “düş” lerin ne kadar gerçek olduğunun bilincinde olmayabilirsiniz…

 

Bilimsel olmayan şey “imkansız” mıdır? Gözle göremediğimi şey “yok” mudur? Aslında bu soruların hepsinin yanıtını bu gün hepimiz çok iyi biliyoruz. Ama nedense halen bazı şeylere “bilimsel değil” , “gerçek olamaz” şeklinde yaklaşan insanlar var. Bilimin de açıklayamadığı bazı şeyler var. Kifayetsiz kaldığı, yetmediği. O halde bu şeyler yok mudur? Olmamış mıdır? Elbette hayır! Varlardır işte.

Bilimin açıklayamadıklarıyla ilgili aşağıda yer alan linkler popüler gazetelerimizin web sayfalarından. Hepsi bu kadar değil elbette. Bu adreslerde gösterilmeyen pek çok şey vardır. Hal böyleyken sırtını sadece bilime yaslayıp yaşamak birbirine yaslanmış domino taşlarına yaslanmaktan farksız görünüyor. Yani aslında bir dayanağı olmayabilir! Bu demek değildir ki bilim üzerine gidilmesi, ilgilenilmemesi, önemsenmemesi gereken bir şeydir. Benim değinmek istediğim sadece bilimsel olmayana gözlerini kapatmanın yanlış olduğudur. Yine aynı noktaya döneceğim ama zaten bu web sayfanın sloganı da bu değil mi? “Düşler görülmek ister!”…

 

Bilimin Çözemediği 10 oldu(Hürriyet):

http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=7058278

Bilimin açıklayamadığı keşifler(Sabah):

http://www.sabah.com.tr/fotohaber/dunya/bilimin_aciklayamadigi_kesifler?tc=38&albumId=15209&page=1

Bilimin açıklayamadığı olaylar(internethaber):

http://www.internethaber.com/bilimin-aciklayamadigi-olaylar-foto-galerisi-2148-p1.htm

 

Bilim, bilmek kelimesinin sanatsallandırılmasıdır bence. Bu gün bu ilimden uzaklaşan toplumumuz malesef bilimi dışarıdan temin etmektedir. Oysa aslında kendi içinde mevcut olan şeydir bilim! Ona hediye edilen, o ilk emirle gelen “bilme” sanatıdır. Çok basit bir örnekle bir web sayfasından alıntı yapacağım:

“Şişmanlık birçok hastalıkları da beraberinde getirmektedir Son araştırmalar neticesinde şişmanlarda yüksek olan kolesterol seviyesinin damar sertliğine sebep olduğu, buna bağlı olarak da damar sertliği, yüksek tansiyon, kalb yetmezliği, böbrek ve göz hasarlarının meydana geldiği tespit edilmiştir Dengeli beslenme mevzuunda ne kadar dikkatli olmamız gerektiğini Yüce Rehberimiz (sav) asırlarca önce şu kutlu sözleriyle belirtmişti: ‘Çok yemek kötü bir şeydir’ ‘İnsanoğlunun midesini iyice doldurmasından daha zararlı bir şey yoktur” – Alphonse Marie Louis de Lamartine (Fransız Tarihçisi) (Kaynak: http://www.mumsema.com/onun-adina-yazilanlar/32602-hz-muhammed-s-a-v-hakkinda-yabanci-bilim-ve-ilim-adamlarinin-sozleri.html)

 

Unuttuğumuz şeydir bilim. Gerçeğin peşinden gitme sanatıdır. Fakat körü körüne inanacağımız şey değildir. O yoksa diğeri de yok diyeceğimiz şey değildir. İşte bu yazının anafikri budur. Bu gün “bilimsel” ve “gerçek” diye adlandırılan şey yarının şarlarında “gerçekten uzak” görülebilir. Bir şey “bilimsel” değilse “yok” değildir. Sadece “bilinmiyor” dur…

Tam tersi ni düşünürsek; bir şey “hayal” ise yine aynı şekilde “yok” değildir. Artık oluşmuştur. Bir parçanızdır. Geriye kalan o hayale dokunmak için gerekeni “bilmek” tir ki bilim bu noktada devreye girer. Keşfetmek, öğrenmek, birleştirmek ve oluşturmanın bütünüdür. Dikkat edin! “Oluşturmak” diyorum. Yani yoktan var etmek değil. Bu noktadan düşlerin bizlerle var olmuş gerçekler olduğuna varıyorum.

Bir sanatçı düşünün. Bir eser yaratıyor. Peki ama gerçekten yaratıyor mu? Yani eseri yoktan mı var ediyor. Hiç bir şey yok ken mi? Örneğin kullandığı notalar! Doğada titreşimler sonucu elde edilen sesler değil mi? Var yani. Peki ne yapıyor? Kulağa kendince hoş gelenleri birleştiriyor, uzatıyor, kısaltıyor. İşte müzik ve onu icra biçimi. Peki ya sözler. Bu sözler var olmayan bir kişiye mi ait? Var olmayan bir düşünceye mi ait? Eğer öyleyse ya siz o sanatçıyı görmezden geliyorsunuz demektir ya da “ben yaratıyorum” ydiyen kendisi ise kendisini ve düşüncelerini, düşlerini görmezden geliyor demektir.

Bir bilim adamı hangi icadını yoktan var etmiştir ki? Hokus pokus! Demek ki düşleri bilimselmiş!

Beni tanıyan insanlar bilirler. Dinle ilgim sizlerden farklı değildir. Ben daha çok rock ile ilgilenirim, bilgisayarlarla ilgilenirim falan. Yani burada okuduklarınızı nasıl yorumlarsınız bilmiyorum ama diyeceğim son şey şudur;

Düşler gerçektir, düşsüz kalmayın…

 İsmail KAYA

10 Temmuz 2012

Bir yanıt yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.