Mavi;
Sonsuzluğa uzanan ferahlık ve mutluluk veren,
dinlendirici, gizemli renk.
Mavi; Işığın ilizyonu…
Mavi;
Sonsuzluğa uzanan ferahlık ve mutluluk veren,
dinlendirici, gizemli renk.
Mavi; Işığın ilizyonu…
“Kalabalık toplumların, balıkçıl zihinlerine, yanıt ararken buldu kendini Yaptığı bir avuç suda, debelenmekti…” – İ.K. 10.07.13 09:53 gelintisi…
“Açık bir kapı, sizi bir tarafa içeri alırken, diğer tarafa dışarıda bırakır…” İ.K. 10.7.13 12:24 gelintisi…
Uzun zaman olmuştu elime bir kitap alıp okumayalı. Okumayı severim ama kolay kolay konsantre olamıyorum. Bu nedenle de çabucak sıkılıveriyorum. Pek çok kitap başladıktan kısa süre sonra tekrar devam edilmek amacıyla yarım kalmış başlangıçlar taşır. Bir kitabı okumaya devam edebilmem için kitabın beni içine çekmesi, tabir yerindeyse sarıp hapsetmesi gerekir. Dedim ya; aksi halde dağılır giderim. Ama şimdi size kapağından bir bölümü sunacağım bu kitap bunu yapabildi. Evet, beni çekti ve sanki “oku beni” , “yapraklarımı çevir” , “kelimelerimde dolaş” nidalarıyla adeta “cesaretin varsa” diye meydan okuyarak sokuldu ve tutup beni derinlere çekti… Geç buluştum belki onunla ama belki de “tam zamanıydı”. Ve henüz tanışmayan var ise aranızda, tanıştırayım; Zülfü Livaneli ve Serenadı…
Sevgili günlük, zaman kavramını algılamamız bazen içinde bulunduğumuz yere ve duruma göre değişiyor biliyorsun. Hangimiz “yahu ne kadar çabuk geçti zaman” demedik ki? Veya tam aksine “zaman bir türlü geçmek bilmiyor” cümlesini kullanmadık?
Mucize, bilimsel yasalarla açıklanamayan ve ilahî güçlere mal edilen, inananları tarafından hoş karşılanan, sıra dışı olay olarak tanımlanıyor özgür ansiklopedi Vikipedi üzerinde. Gözlerimizin önünde meydana gelen pek çok olayı günümüz bilim koşulları içinde açıklanabiliyor. Ama hepimizin bildiği o görmezden geldiğimiz, o doğa olayı olarak adlandırılan mucizelere ne demeli?…
Bu günün bitimiyle yeni bir yılı daha geride bırakmış oluyor dünya. Giderek yaşlanıyor, tozlanıyor üzerindeki insanlarla beraber. Fakat her ne kadar yaşanan bu durum aslında “yaşlanmak” kelimesini içinde barındırsa da her başlangıçta olduğu gibi 2013 yılının başlangıcında da insanoğlunun kalbine umut ışıkları serpiştirmeye devam ediyor dünya…
İnsanı anlamak onu iyi okuyabilmekte gizlidir. Lakin çevirisine değil, orjinaline bakmalısın! İ.K. “Anlık gelintiler kitabından” (Bayılıyorum böyle yazmaya, önemliymiş gibi duruyor 🙂 )
Bu gün Hürriyet gazetesi web sayfasında okuduğum bir haber uzun zamandır içimde tuttuğum, yakındığım bir duruma dair düşüncelerimi anımsattı bana ve böylece döküldü dudaklarımdan dökülemeyen kelimeler satırlarıma. Habere göre Adana’da Cuma namazı saat 12:00 ye sabitlenmiş. Bu konuda yorumu bırakalım işin erbabları yapsın ancak bu haberin aklıma getirdiği bir konuya değineceğim ben. Bu gün başka bir sitede de paylaştığım düşüncelerimi biraz daha açarak buradan da paylaşacağım.