Bir kitaptan fazlası Serenad ‘ a dair giriş: Yolun başlangıcı

Uzun zaman olmuştu elime bir kitap alıp okumayalı. Okumayı severim ama kolay kolay konsantre olamıyorum. Bu nedenle de çabucak sıkılıveriyorum.  Pek çok kitap başladıktan kısa süre sonra tekrar devam edilmek amacıyla yarım kalmış başlangıçlar taşır. Bir kitabı okumaya devam edebilmem için kitabın beni içine çekmesi, tabir yerindeyse sarıp hapsetmesi gerekir. Dedim ya; aksi halde dağılır giderim. Ama şimdi size kapağından bir bölümü sunacağım bu kitap bunu yapabildi. Evet, beni çekti ve sanki “oku beni” , “yapraklarımı çevir” , “kelimelerimde dolaş” nidalarıyla adeta “cesaretin varsa” diye meydan okuyarak sokuldu ve  tutup beni derinlere çekti… Geç buluştum belki onunla ama belki de “tam zamanıydı”. Ve henüz tanışmayan var ise aranızda, tanıştırayım; Zülfü Livaneli ve Serenadı…

serenadKitabın kaç baskısı var bilmiyorum. Okuduğum kitabın kapağında 1.baskı olduğu yazıyor. Yıl 2011…

2013 yılında olduğumuzu düşündüğümde bu kitabın daha önce karşıma çıkmamış olmasına veya onu daha önce herhangi bir nedenle okumamış ya da okumayı ertelemiş olduğuma hayıflanıyor, üzülüyorum. Belki adı nedeniyle herkeste olan bir ön yargı ile kitaba bir “aşk romanı” gözüyle bakıp bu nedenle okumamış olabileceğimi getiriyorum aklıma. Ne büyük yanlış. Ama eğer şimdi okuyabiliyorsam demek ki “tam zamanıydı”. Tam zamanıydı ki kendimde de hepimizde mevcut “ön yargı” denen illeti, hastalığı, düşünce zaaflığını görebiliyor, algılayabiliyordum. Demek ki bu kitap insanı “Ön yargı” meselesini de sorgulamaya itiyordu.

Bu kitapta aşk yok değil ama aşktan fazlasını bulduğumu anlamışsınızdır gezindiğim satırlarında. Satır aralarında “insanlık” kelimesinin sıkça objektif, sorgulayan bir bakış açısıyla vurgulandığını gördüm. Belki de adı buradan geliyordu. İnsanlık aşkına serenad dı bu belki. Tarihin gizemli, puslu yollarında aynen kapak fotoğrafındaki gibi arayışlarda buldum kendimi; cinsiyetsiz, sadece insan olarak, tarafsız, elimdeki şemsiyeyle kötülüklerden korunmak çabasıyla yürürken… Kitabın üzerindeki fiyat etiketini dahi sökmeden çektim fotoğrafını. 7.99 TL ye bir hazineye sahip olmuş bu kitabın sahibi ve ben şimdi onu ellerimde tutmanın mutluluğunu sizlerle paylaşmak istedim öncelikle kitabın sahibine teşekkürlerimle…

DSC05558

Kitabın kapağını açtığınızda diğer kitapların çoğunda karşınıza çıkan o uzun “önsöz” , “giriş” bölümlerini görmüyorsunuz. Yazar hakkında kısacık, tek sayfalık bir bilginin hemen ardından hikayeye giriş yapıyorsunuz. Ve bu öyle bir giriş ki daha ilk cümlede ilk paragrafta “insanın içinde bulunduğu duruma bakış açısını” sorguluyor. Daha ilk paragraftan kendisine karşı eleştiride bulunarak objektifliğini dile getiriyor. Kitap bölümleri hem kitabın adına hem de yazarına yakışan bir şekilde SOL ANAHTARI ile başlayan porte üzerinde belirtilmiş, numaralandırılmış. İşte bu da benim için ayrı bir güzellik…

 

 

İlerleyen zamanlarda bu güzel kitaptan paragraflar sunarak bende uyandırdıklarına değineceğim. Ama başlamadan önce kısa bir süre için de olsa şimdiye kadar gördüklerinizi ve duyduklarınızı unutun. Çünkü ancak böyle benim bu yazıyı yazmamla ilgili aklınızdaki “ön yargı” ları aşıp bana kulak verebilirsiniz…

Kemerlerinizi bağlayın, sarsıcı yolculuğumuza başlıyoruz…

İsmail KAYA 30.05.2013, “Serenad’a dair yolun başlangıcı”

Devam edecek…

“Bir kitaptan fazlası Serenad ‘ a dair giriş: Yolun başlangıcı” üzerine bir yorum

  1. Bir kitap gerçekten sürükleyici ve sıra dışı olduğu zaman ancak okuyucusuna aynı heycanı paylaşma çabası veriyor, bende okumadım henüz ama başka bir bakış açısıyla paragrafları, sonrasında kitabı okumaya karar verdim. Güzel kesitleri, güzel yorumlarla bekliyoruz.

Bu konuda bir fikriniz mi var?

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.