Gün doğarken ufukta penceremde hafif bir kıpırtı rüzgar yavaşça içeriye sokulmakta ve sessizce dans ederken gün ışığında toz zerreleri dudaklarımda akşamdan kalma bir tad yerini…
Düşler görülmek ister...
Gün doğarken ufukta penceremde hafif bir kıpırtı rüzgar yavaşça içeriye sokulmakta ve sessizce dans ederken gün ışığında toz zerreleri dudaklarımda akşamdan kalma bir tad yerini…
Yetersiz… Hiç bir sözün yeterince yetmediği diyarlardan düşmüştü aşk sanki. Bu yüzden olsa gerekti kelimelerimin kifayetsizliği. Ya da bu yüzden kifayetsizdim aşk bürümüşken benliğimi. Tıslayan…
Bu blog gönderisinin devamına ve yalnızca abonelere özel içeriklere erişim sağlamak için abone olun.
Bir şiir yazmak için ne gerekir? Sihir? Bilmiyorum. Bazen sadece “Sevda Yeli” gibi iki kelimenin birleşmesi bile bir kaç satırın ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Bazen tabi ve yazdıklarıma şiir denebilirse. O yüzden şiirleme diyorum yine izninizle…
Tam da bulmaktan umudu kestiğim sırada karşıma çıkmış olan, hayatımın anlamına dair…
Yeditepenin göğü gündüz mavi,
gece laciverttir kumaşı ipeksi,
Bahar çiçekleri açmaya başladı sonunda. Güneş insanın içini ısıtarak süzülüyor bulutların arasından. Böyle bir zamanda hangimiz bahar sarhoşu olmuyoruz ki?…
Bu fotoğrafı siz görseniz neler hissederdiniz? Evet aşk var içinde. benim aklıma gelen de ilk bu oldu. bu günlerde dünya pek yaşanılası bir yer olmaktan çıkıyor sanki. Bir karanlık kaplıyor her yeri. Bu karanlıkta ise bizi sevdiklerimiz ayakta tutuyor. Sevgi zarif ve tutunulası, son derece insansı bir olgu. Ayrıca sadece insana özgü de değil. İşte bu fotoğraf bende bu duyguları uyandırdı ve aşağıdaki satırlar ortaya çıktı.
Yine bir sosyal paylaşım sitesinde paylaşılmış bir fotoğraf. Gerçekten etkileyiciydi ve hemen bir iki satırın oluşmasına neden oldu.