Bir ayna gibi dikildi karşısına, kaybolmuş benliğinin ışıklar saçan yansıması gibi. Ya da bedeninin kaybolmuş öteki yarısı gibi. Hani oyuncağını kaybedip sevinen çocuk vardır ya hep, hepimizin bildiği. İşte yine öylesine sevinçgen bir mutluluğa hapsoldu şimdi tüm benliği… Satırlara sığdırmaya çalıştı olmadı, kollarının arasına almayı denedi yetmedi kolları, ucunu bucağını görmeye çalıştı yoruldu gözleri öyle ya ufukta parlayan eşsiz bir yıldızdı bulduğu kaybolan düşselliği…
Adı saklı kalsın neme lazım eşi var dostu var. Arlısı var arsızı var, sözü var duruşu var ve elbette dostu var düşmanı var. Ama şimdi her şeyden önce ellerinde tutmaya çalıştığı gerçek bir düşselliği var.
Kelimeleri evirip çevirip sesli ve sessizleri birleştirip fısıltıyla haykırış arası cümleleri ister istemez kurarken durup durup adını haykırası var… hadi hayrola.
İsmail KAYA
Ağustos 2009
Yorum yazabilmek için oturum açmanız gerekir.