“Bugün tilki günüydü
bir büyücü boynunu büktü
dudağına bal sürdü
sihri ile havayı süpürdü.”
Düşler görülmek ister...
“Bugün tilki günüydü
bir büyücü boynunu büktü
dudağına bal sürdü
sihri ile havayı süpürdü.”
“Omuzlarında parlayan
Güneşe vurgunum ben,
Saçlarını savuran,
Rüzgara….Sana değil”
Sözcükler nasıl anlatabilir bu günlerde tanık olduğumuz bu acıyı; vahşeti, insanlık suçunu?
Ne kadar yüce bir kelimedir değil mi “intikam!”, her şeyi haklı kılan, mübah gösteren; ey yüce insan!
2019 yılında yazdığım ve Instagram hesabımda paylaştığım bir kısa şiirimsi…
“Hiç tanımadığım yıldızlara uzanıyorum,
günün düş vakti…”
Bu sabah yağmurda aracımla yol alırken gökyüzünün güneşli ve yağmurlu o eşsiz birleşimine tanık oldum. Bir yanda bulutlar ve yağmurlu gri kasvetli bir hava, diğer yanda bulutların arasından insanın gözünü kamaştıran gün ışığı. Bu manzara hatırlattı bana; gökyüzü gibi olduğumuzu. Hani o karışıklığımızı, içsel bocalayışlarımızı. Hem iyi hem kötü oluşumuzu…Geriye yazmak kaldı…
Gereksiz kalabalıklar biriktirdik
Çoğul yalnızlıklarımızda…
Gizemli siyah bir perde
teni kadar ateşli bir kadehte
sunuyor şarabını aşkının
bir üzüm demeti ve bir salkım.
“Hayat dediğin nefes almak bir aşkın sonatında”
İsmail KAYA “Sonat”
“Venüs’te bir aşk bu,
Bir akşam yemeği dolunayda…”
İsmail KAYA “Venüste akşam yemeği”